Merhaba.
Eski notlarıma göz gezdirirken Üniversite 1. Sınıfta iken hazırladığım ve mühendislik tarihi başlığını taşıyan bir not elime geçti. İçeriğine bir göz atınca bugünkü ofis yazımı buna ayırmalıyım paylaşmalıyım dedim ve bu düşüncelerle sizlerle beraberim. 
 
Sizlere öncelikle TDK’nın bizler için yazdığı mühendisliğin tanımını söylemek istiyorum. “Mühendislik bilim ve matematiksel prensipleri, tecrübe, karar ve ortak fikirleri kullanarak insana faydalı ürünler ortaya koyma sanatıdır.”
Tabi bu çok genel bir tanım aslında çalışılan mühendislik dalına göre bu tanım yerine belki yüzlerce tanımda kullanılabilecektir.
Ben endüstri mühendisiyim ve şöyle tanımlıyorum, olması gerekeni her zaman olması gerekenden daha iyi yapmaya çalışma sanatıdır. Bizim işimiz bir nevi bu gibi hep daha iyisini arama yapmaya gayret etme.
Ayrıca mühendisi de şöyle tanımlarım, bunca bilgi bombardımanına tutunulan bir dönemde, bilgi hamallığı yapmaktan ziyade işine yarayacak olan bilgiyi istediğinde nasıl araması gerektiğini bilen, bulan ve ihtiyacına göre kullanabilen kişidir. Bu sadece bir tanımım Bunun gibi yüzlerce tanım yapılabilir.
Şunu hiç merak ettiniz mi? Mühendisliğin temel taşı nedir nerede nasıl başladı bu olay?
Hiç bekletmeden cevabı vereyim

Merak!!!

Evet, mühendisliğin ortaya çıkışı işte bu bir çırpıda ağzımızdan çıkıveren merakla başladı. Merak duygusu her insanın yaratılışında olduğuna göre mühendislik aslında ilk insanla başladı diyebiliriz. Mühendislik tarihini bu kadar eskiye dayandırabiliriz.
Gelin isterseniz şöyle güzel bir yolculuğa çıkalım neler olmuş neler bitmiş bu zamana kadar bir bakalım.

Mezopotamya Uygarlığı

İlk tekerlekli araba burada bulunmuştur. Dünyanın ilk mühendislik uygulamalarını oluşturan kanalları, surları, tapınakları inşa etmişlerdir. Şu anda kullandığımız açıölçer bile bizlere Mezopotamya’dan miras kalmıştır. Hammurabi günümüzde de kullanılan inşaat sektörü kanunlarını yazmıştır.
Biraz daha bu tarafa gelelim ve birde Mısır’a bakalım.
Tabi doğal olarak Mısır deyince akla ilk piramitler geliyor. Mısırlılar tabi ki de inşaat sektöründe çok öndeydiler ve devasa piramitleri yapmayı başardılar. Ayrıca arazi ölçümünde önemli adımlar attılar. Bunun en büyük nedeni ise her yıl taşan Nil nehri olmuştu.

Yunanlılarda Mühendislik 

Aslında yunanlıların sanat, edebiyat ve felsefe alanında gerçekleştirdikleri büyük ilerlemeler mühendislik anlamında yaptıkları şeyleri biraz gölgede bırakmıştır. Ama Yunanlılar daha çok mekanik teknolojide yaratıcı olmuşlardır. Mesela Archimedes bileşik makaraları, hidrolik vidaları, büyüteci ve çeşitli savaş makinalarını icat etmiştir. Limanlar ve dalgakıranlar yine Yunanlıların eserleridir. Yunan döneminde mühendislik tarihine kazandırılan iki yapı var ki Yunan tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bunlardan ilki 113 metre boyundaki dünyanın ilk deniz feneri olma özelliğine sahip Alexandria limanındaki İskenderiye (Pharos) feneridir.
İkincisi ise 1005 metre uzunluğunda bu tüneldir.

Romalılarda Mühendislik

Romalılar ise kaynaklarını daha çok bayındırlık alanında kullanmıştır. Romalılarda inşaat sektörüne büyük katkıda bulunmuşlardır. Sulu çimentoyu keşfetmişlerdir. Şahmerdanı icat etmişlerdir.
Biraz daha yaklaşıyoruz…

Orta Çağda Mühendislik

Orta çağ döneminde mühendislikte nispeten az ilerleme olmuştur. Ama bu az dediğimiz ilerlemeler ise insanlık tarihi için çok önemli buluşlar olmuştur. Yapı tasarımında enerji tasarrufu sağlayan ve gücü arttıran makine ve aletler geliştirilmiştir. Yel değirmeni bu çağda geliştirilmiştir. Çıkrık ve gemiler için mafsallı dümen de bu icatlar içinde sayılabilir. Özellikle insanlık tarihi için çok önemli bir gelişme olan kağıt bu dönemde bulunmuştur. Yine barutun icadı, demirin dökülmesi ve kumaşların imalatına bu dönemde başlanmıştır.

Yakın Çağ 

Yirminci yüzyıla doğru son 150 yılda madencilik, imalat ve ulaşımda önemli ilerlemeler olmuştur. Thomas Newcoman buhar makinasını tasarlamıştır. Bu makineler 1800’lere gelindiğinde madenlerde pompalayıp su çıkarmada, demir işleri ve tekstil fabrikalarında kullanılıyordu.
19. yüzyıl mühendisliğin bir meslek olarak öneminin artmasına tanıklık etmiştir.
Bu dönemdeki en önemli mühendislik harikası bundan sonraki hayatımızı şekillendirecek olan elektriğin bir güç kaynağı olarak geliştirilmesi olmuştur. Ama bunda tek bir kişiden söz etmek doğru olmayacaktır. Bu gelişmede sayısız mühendisin çabaları rol oynamıştır.
20. yüzyılda ikinci dünya savaşından kısa bir süre sonra nükleer yolla elektrik enerjisi üretimi üzerine tasarım ve fizibilite çalışmaları yapılmıştır. İlk nükleer enerji santrali de 1967 de faaliyete geçti.
20. yüzyıldaki ilerlemeler daha çok elektronik alanında olmuştur. Bu yüzyılda, sinyallerin ilkel bir biçimde iletilmesinin yerini,elektronik parçaların kullanıldığı muazzam kumanda sistemlerine sahip modern iletişim ağları almıştır.
1947’de transistörün icadından buyana, elektronik sinyalleri güçlendirme cihazları olarak, vakumlu tüplerde yerlerini, büyük ölçüde, yarı-iletkenli cihazlara bırakmıştır. Transistör ve yarı-iletken diyot, elektronik donanımların çok küçülmesini sağlamıştır.
Böylelikle yolculuğumuzda son durağa gelmiş bulunuyoruz.
Aslında bizler mühendislik tarihine baktığımızda gördüğümüz muhteşem bir gerçek var ki oda şu:
Mühendisler sadece gelişimi takip eden kişiler değillerdir, gelişim sürecine ve dünyanın değişim sürecine katkıda bulunan insanlardır deyip son noktayı koyalım efendim.
 
Umarım faydalı bir yazı olmuştur selametle.

Murat Bilginer
21 Şubat 1992'de doğdum. Endüstri Mühendisi olarak lisansımı 2016 yılında tamamladım. Industryolog Akademi - NGenius oluşumlarının kurucusuyum. Şu anda kendi şirketim Brainy Tech ile Web ve Mobil Geliştirme, AWS, Google Cloud Platform Sistemleri için DevOps, Big Data Analiz ve Görselleştirme hizmetleri sunmakta ve Online Eğitimler vermekteyiz.